Küresel finansal krizin yoğunlaştığı bu günlerde bir kötü haber de Amerikanın köklü bankalarından birinden geldi. Önümüzdeki üç ay içinde Bank of America 30.000 ile 35.000 arasında çalışanını işten çıkartacak. Bu sayının daha fazla olabileceğinden korkuluyor.
Bank of America mali yapısı yönünden ABD'nin en sağlıklı bankalarından biri olarak görülüyordu. Bu yeni açıklama Amerika'daki mali krizin derinleşmesine yol açacak gibi görünüyor. Kasım ayı boyunca Amerika'da ülke çapında yarım milyondan fazla çalışan işini kaybetti. Analistlerden bundan daha da kötüsünün yolda olduğunu düşünüyor.
Amerika'nın diğer önemli bankalarında da çalışan sayılarının azaltılmasına devam ediliyor. Citigroup bu yıl içinde çalışanlarının yüzde 20'sinin işine son vermiş durumda. JPMorgan Chase & Co. ise 7000 kişinin işine son verdi. Bu rakam şirketin toplam çalışanlarının yüzde 10'una denk geliyor.
İhtiyaç, konut, taşıt kredileri, kredi kartları, borç transferi ve banka kampanyaları hakkında en güncel haberler ve bilgiler.
Amerikadaki Resesyon Türkiyeyi Neden Etkiliyor
Amerikada mortgage sektöründe başlayan finansal kriz dalga dalga yayılarak önce Finans sektörünü etkiledi, ardından reel sektörde etkilerini göstermeye başladı. Yetkili kuruluşlarca açıklanan raporlara göre Amerika 2007 aralık ayından beri resmen resesyon içerisinde.
Bu süreç içinde bazı bankalar ve finans kuruluşları iflas ederken, Amerikada gerçekleştirilen bailout kurtarma planlarıyla bazı finans kuruluşları, bankalar ve reel sektör kuruluşları desteklenerek yeni iflasların önüne geçildi. Son dönemde otomotiv sektöründe yaşanan daralma General Motors, Ford gibi yüzyıllık Amerikan devlerini iflasın eşiğine getirdi.
Amerikada başlayan bu süreç kısa zamanda etkisini Avrupa'da ve Uzakdoğuda da göstermeye başladı. İngiliz ve Alman ekonomileri durgunluğa sürüklenirken Japon ihracat devleri de resesyondan payını aldı.
Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak büyümesini yabancı sermaye akışına bağlamış olduğundan bu krizden de doğal olarak etkilendi. Türkiye'nin son yıllarda elde ettiği devamlı büyüme grafiğinin yabancı sermaye girişlerindeki azalma sebebiyle inişe geçmesi bekleniyor. Tasarruf açığı olan bir ülke olarak Türkiye yabancı doğrudan yatırımlara ve kısa ve uzun vadeli portföy yatırımlarına ihtiyaç duyuyor.
Japon Yen'inin Amerikan Dolarına karşı güçlenmesi Japon ekonomisini zor duruma sokarken carry trade ile ülkemize gelen yabancı sermayenin de azalmasına neden oldu. Global piyasalarda risk iştahının azalması Türkiye gibi ülkelere sermaye girişinin neredeyse durmasına sebep oldu.
Japonya'daki faiz oranlarının düşük olması bu ülkeden borçlanmayı kolaylaştırmış, Yen faiziyle borçlanan yatırımcı kuruluşlar ve hedge fonlar borçlandıkları bu paraları Türkiye, Macaristan, İzlanda gibi faizi yüksek olan ülkelere getirmişlerdi. Son birkaç yıldır yaşanan ve ülke faizleri arasındaki farktan kazanç sağlama üzerine kurulu bu sistem Carry Trade olarak adlandırılıyordu. Yabancı piyasalardaki likitide bolluğu da bu sürecin hızlanmasına ve Türk Lirasının bir akın şeklinde ülkemize giren fonlar sebebiyle aşırı derecede değerlenmesine neden olmuştu. Bugün likitide koşullarının bozulması ve risk iştahının azalması gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkıına neden oluyor ve bu nedenle gelişmekte olan ülke paraları hızla değer kaybediyor.
Bu süreç içinde bazı bankalar ve finans kuruluşları iflas ederken, Amerikada gerçekleştirilen bailout kurtarma planlarıyla bazı finans kuruluşları, bankalar ve reel sektör kuruluşları desteklenerek yeni iflasların önüne geçildi. Son dönemde otomotiv sektöründe yaşanan daralma General Motors, Ford gibi yüzyıllık Amerikan devlerini iflasın eşiğine getirdi.
Amerikada başlayan bu süreç kısa zamanda etkisini Avrupa'da ve Uzakdoğuda da göstermeye başladı. İngiliz ve Alman ekonomileri durgunluğa sürüklenirken Japon ihracat devleri de resesyondan payını aldı.
Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak büyümesini yabancı sermaye akışına bağlamış olduğundan bu krizden de doğal olarak etkilendi. Türkiye'nin son yıllarda elde ettiği devamlı büyüme grafiğinin yabancı sermaye girişlerindeki azalma sebebiyle inişe geçmesi bekleniyor. Tasarruf açığı olan bir ülke olarak Türkiye yabancı doğrudan yatırımlara ve kısa ve uzun vadeli portföy yatırımlarına ihtiyaç duyuyor.
Japon Yen'inin Amerikan Dolarına karşı güçlenmesi Japon ekonomisini zor duruma sokarken carry trade ile ülkemize gelen yabancı sermayenin de azalmasına neden oldu. Global piyasalarda risk iştahının azalması Türkiye gibi ülkelere sermaye girişinin neredeyse durmasına sebep oldu.
Japonya'daki faiz oranlarının düşük olması bu ülkeden borçlanmayı kolaylaştırmış, Yen faiziyle borçlanan yatırımcı kuruluşlar ve hedge fonlar borçlandıkları bu paraları Türkiye, Macaristan, İzlanda gibi faizi yüksek olan ülkelere getirmişlerdi. Son birkaç yıldır yaşanan ve ülke faizleri arasındaki farktan kazanç sağlama üzerine kurulu bu sistem Carry Trade olarak adlandırılıyordu. Yabancı piyasalardaki likitide bolluğu da bu sürecin hızlanmasına ve Türk Lirasının bir akın şeklinde ülkemize giren fonlar sebebiyle aşırı derecede değerlenmesine neden olmuştu. Bugün likitide koşullarının bozulması ve risk iştahının azalması gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkıına neden oluyor ve bu nedenle gelişmekte olan ülke paraları hızla değer kaybediyor.
Alman Ayakkabı Devinden 6 Taksit
Küresel krizin etkilerini iyiden iyiye hissettirdiği şu günlerde vatandaşın bütçesini düşünen kampanyalar da yok değil. Ülkemize doğrudan yatırım şeklinde giren Alman ayakkabı devi Deichmann Aralık ayında müşterilerine peşin fiyatına 3 taksit imkanı sunuyor.
Deichmann dünyaca ünlü markası ve kaliteli ürünleriyle alışveriş merkezlerindeki ve outlet centerlardaki mağazalarında Türk halkıyla buluştu. Deichmann'ın ürünlerindeki çeşitlilik ve ürün kalitesi Türk tüketicisinin dikkatini çok çabuk çekmişti.
Deichmann şimdi de kredi kartına 3 taksit uygulamasıyla müşterilerine bütçelerini zorlamadan alışveriş imkanları sunuyor. 2009 yılının kışlık yeni modellerinin uygun fiyatlarla sunulduğu Deichmann magazalarında özellikle bayram alışverişinde canlılığın olduğu göze carpıyor.
Deichmann kredi kartlarına uyguladığı peşin fiyatına 3 taksit uygulamasını bazı kredi kartları için 100 YTL'nin üstündeki alışverişlerde peşin fiyatına 6 taksite kadar çıkarıyor. Kampanyaya dahil olan kredi kartları arasında Akbank'ın Axess'i ve Garanti Bankası'nın Bonus Card'ı da var.
Deichmann dünyaca ünlü markası ve kaliteli ürünleriyle alışveriş merkezlerindeki ve outlet centerlardaki mağazalarında Türk halkıyla buluştu. Deichmann'ın ürünlerindeki çeşitlilik ve ürün kalitesi Türk tüketicisinin dikkatini çok çabuk çekmişti.
Deichmann şimdi de kredi kartına 3 taksit uygulamasıyla müşterilerine bütçelerini zorlamadan alışveriş imkanları sunuyor. 2009 yılının kışlık yeni modellerinin uygun fiyatlarla sunulduğu Deichmann magazalarında özellikle bayram alışverişinde canlılığın olduğu göze carpıyor.
Deichmann kredi kartlarına uyguladığı peşin fiyatına 3 taksit uygulamasını bazı kredi kartları için 100 YTL'nin üstündeki alışverişlerde peşin fiyatına 6 taksite kadar çıkarıyor. Kampanyaya dahil olan kredi kartları arasında Akbank'ın Axess'i ve Garanti Bankası'nın Bonus Card'ı da var.
Ev Almanın Zamanı mı
Bugünlerde belki de en çok konuşulan konu şu an için ev almak uygun mu sorusunun yanıtı. Bunun belki çok kullanılan ve çok basit bir yanıtı var: Konuta yatırım yapan uzun zamanda her zaman karlı çıkar. Eğer bekleyecek zamanınız varsa ve ev almayı uzun dönemli bir yatırım olarak görüyorsanız ev almanın zamanı yok.
Ancak genel ekonomik koşullar bazı dönemleri konuta yatırım yapmak açısından daha cazip hale getiriyor. Bugünlerde konut fiyatlarının aşırı şiştiği ve bu balonun yakında patlayacağı ya da yavaş yavaş söneceğinden bahsediliyor. Yurtdışı kredi koşullarındaki kötüleşme ve sektör fiyatlarının doyum noktasına ulaşması bu yorumun yapılmasına neden oluyor.
Bu durumda şu an konut fiyatları açısından en yüksek noktaları yaşadığımızı söyleyebiliriz. Elbette iyi bir yatırımcı için yüksek fiyat yerine mümkün olduğunca düşmüş olan bir fiyattan yatırım yapılacak anı yakalayabilmek çok önemli. Böylece ileride satarken kazacanacağız paranın yanısınıra alırken de kazanmış olacaksınız. Ama elbette bu zamanlamayı tam olarak tutturabilmek çok zor. Konut fiyatlarının düşmesinin beklendiği şu günlerde dış piyasalardan gelecek bir düzelme sinyali tam tersine bir hareketin başlamasına da sebep olabilir.
Genel dünya şartları ve dünya ekonomilerinde Amerikanın etkisiyle ortaya çıkan düşük büyüme beklentileri çok yakın bir gelecekte konut fiyatlarının düşmeye başlayacağı yolunda yorumlar yapılmasına sebep oluyor. Ancak bu dönemde de ülke ekonomisi zora gireceği için mortage kredi faizlerinin yükseleceğini hatırlamakta fayda var. Bu durumda elinde peşin parası olmayanlar için konut almak her dönemde yüksek maaliyetlere razı olmakla eşdeğer. Son kredi daralması işaretleriyle bile bankaların mortgage kredisi fazilerini arttırdıklarını düşünürsek kürese çapta meydana gelecek yeni bir krizde konut fiyatları ne kadar düşşe de mortgage faizlerinin artacağını söyleyebiliriz.
Sonuç olarak konut fiyatlarının yakın bir gelecekte düşme eğilimi içine gireceği beklentilerinin yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Ama her zaman için uzun dönemli yatırım seçeneklerinde konutun daima karlı bir yatırım olacağını da eklemek gerek. Belki bir dönemi daha bekleyerek geçirirken bankaların kredi koşullarını da inceleyerek birbirleriyle karşılaştırmanızı öneririz. Çok önemsiz görünen faiz farklılıkları ve anlaşmalardaki detaylar yıllar içinde büyük bir ödeme gerektiren böyle bir kredi alma kararında size binlerce YTL'ye varan avantajlar sağlayabilir.
Ancak genel ekonomik koşullar bazı dönemleri konuta yatırım yapmak açısından daha cazip hale getiriyor. Bugünlerde konut fiyatlarının aşırı şiştiği ve bu balonun yakında patlayacağı ya da yavaş yavaş söneceğinden bahsediliyor. Yurtdışı kredi koşullarındaki kötüleşme ve sektör fiyatlarının doyum noktasına ulaşması bu yorumun yapılmasına neden oluyor.
Bu durumda şu an konut fiyatları açısından en yüksek noktaları yaşadığımızı söyleyebiliriz. Elbette iyi bir yatırımcı için yüksek fiyat yerine mümkün olduğunca düşmüş olan bir fiyattan yatırım yapılacak anı yakalayabilmek çok önemli. Böylece ileride satarken kazacanacağız paranın yanısınıra alırken de kazanmış olacaksınız. Ama elbette bu zamanlamayı tam olarak tutturabilmek çok zor. Konut fiyatlarının düşmesinin beklendiği şu günlerde dış piyasalardan gelecek bir düzelme sinyali tam tersine bir hareketin başlamasına da sebep olabilir.
Genel dünya şartları ve dünya ekonomilerinde Amerikanın etkisiyle ortaya çıkan düşük büyüme beklentileri çok yakın bir gelecekte konut fiyatlarının düşmeye başlayacağı yolunda yorumlar yapılmasına sebep oluyor. Ancak bu dönemde de ülke ekonomisi zora gireceği için mortage kredi faizlerinin yükseleceğini hatırlamakta fayda var. Bu durumda elinde peşin parası olmayanlar için konut almak her dönemde yüksek maaliyetlere razı olmakla eşdeğer. Son kredi daralması işaretleriyle bile bankaların mortgage kredisi fazilerini arttırdıklarını düşünürsek kürese çapta meydana gelecek yeni bir krizde konut fiyatları ne kadar düşşe de mortgage faizlerinin artacağını söyleyebiliriz.
Sonuç olarak konut fiyatlarının yakın bir gelecekte düşme eğilimi içine gireceği beklentilerinin yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Ama her zaman için uzun dönemli yatırım seçeneklerinde konutun daima karlı bir yatırım olacağını da eklemek gerek. Belki bir dönemi daha bekleyerek geçirirken bankaların kredi koşullarını da inceleyerek birbirleriyle karşılaştırmanızı öneririz. Çok önemsiz görünen faiz farklılıkları ve anlaşmalardaki detaylar yıllar içinde büyük bir ödeme gerektiren böyle bir kredi alma kararında size binlerce YTL'ye varan avantajlar sağlayabilir.
Amerikadaki Mortgage Krizi ve Türkiyeye Etkileri
2007 yılının ortalarında kendini göstermeye başlayan Amerikan Mortgage subprime krizi tüm dünya ekonomilerini etkilemeye başladı. 2007 Ağustos ayında başta Dow Jones olmak üzere tüm dünya borsalarını sarsan Mortgage krizi FED'in faiz indirimleriyle uzun aylar boyunca kendisini gizlemeyi başardı. Dönem dönem hatırlanan kredi endileşeleri FED'in ardarda gelen indirimleriyle bazı dönemlerde yatışır gibi gözüktü.
Ancak derinden derine süren endişeler her faiz indiriminin ardından yeniden ortaya çıktı ve her seferinde FED'den daha fazla faiz indirimi talepleri gündeme geldi. Dünya finans çevrelerindeki Amerikan ekonomosine yönelik durgunluk endişeleri tüm dünya finans piyasalarında olumsuz etkilerini sürdürmeye devam ediyor. FED7in faiz indirimlerinin son sonuçları Şubat ayında Amerika'da enflasyon rakamlarının artması olarak alındı. Bu da durgunluk içinde enflasyon beklentilerini güçlendirdi.
Petrol fiyatlarının istikrarlı yükselişi ve 100 dolarlar civarında oturması Körfez sermayesini güçlendiriyor. Körfez ülkelerine akan para Amerikan finans piyasasına satın almalar ve irket kurtarmalar olarak geri dönüyor. Bu da geçici bir iyileşme ve olumlu hava ortamı yaratıyor. Borsalarda zaman zaman görülen toparlanma çabaları Japon Yeni üzerinden oynanan Carry Trade oyununu canlandırıyor ve risk iştahını arttırıyor. Bu da dünyanın en yüksek faizini ödeyen Türkiye'ye fon akışlarının kesilmemesi sonucunu doğuruyor.
Ancak bu fon akışı döviz fiyatlarını olumsuz etkileyerek ithalat patlamasına sebep oluyor. Cari açığı dev boyutlarda artan Türkiye bir kriz halinde yabancı yatırımcılar açısından ilk çıkılacak ve büyük zarar görecek ülkelerin başında geliyor. Buna rağmen yatırım ikliminin dünya çapında gerçekleşen kriz geciktirici çabalarla halen tam olarak bozulmamış olması Türkiye'ye fon akışının sürmesini sağlıyor.
Bu ortama rağmen Türk bankaları son aylarda özellikle mortgage kredileri faiz oranlarını arttırdılar. Bu beklenen bir global dalgalanmanın yıkıcı etkilerini bir ölçüde de olsa azaltmaya yönelik bir önlem olarak düşünülüyor. Ancak zaten 2006 mayıs dalgalanmasından sonra duraklamaya giren konut sektörü faizlerin daha da artmasıyla daha da zor günler geçirmeye başlıyor.
Açık pozisyonu olan özel sektör de kendi borçlarını bir an önce ödemek için tedbirler almaya başladı. Migros'un satışından elde edilecek gelirin açık pozisyonların kapatılmasında kullanılacığının açıklanması bunun önemli örneklerinden biri. Döviz borcuyla büyük bir dalgalanmaya yakalanması muhtemel Türk girişimcilerinin bu dalgadan zarar görmeden çıkabilmesi ancak daha öncesinde bu tür önlemlerin alınmasına bağlı.
Ancak derinden derine süren endişeler her faiz indiriminin ardından yeniden ortaya çıktı ve her seferinde FED'den daha fazla faiz indirimi talepleri gündeme geldi. Dünya finans çevrelerindeki Amerikan ekonomosine yönelik durgunluk endişeleri tüm dünya finans piyasalarında olumsuz etkilerini sürdürmeye devam ediyor. FED7in faiz indirimlerinin son sonuçları Şubat ayında Amerika'da enflasyon rakamlarının artması olarak alındı. Bu da durgunluk içinde enflasyon beklentilerini güçlendirdi.
Petrol fiyatlarının istikrarlı yükselişi ve 100 dolarlar civarında oturması Körfez sermayesini güçlendiriyor. Körfez ülkelerine akan para Amerikan finans piyasasına satın almalar ve irket kurtarmalar olarak geri dönüyor. Bu da geçici bir iyileşme ve olumlu hava ortamı yaratıyor. Borsalarda zaman zaman görülen toparlanma çabaları Japon Yeni üzerinden oynanan Carry Trade oyununu canlandırıyor ve risk iştahını arttırıyor. Bu da dünyanın en yüksek faizini ödeyen Türkiye'ye fon akışlarının kesilmemesi sonucunu doğuruyor.
Ancak bu fon akışı döviz fiyatlarını olumsuz etkileyerek ithalat patlamasına sebep oluyor. Cari açığı dev boyutlarda artan Türkiye bir kriz halinde yabancı yatırımcılar açısından ilk çıkılacak ve büyük zarar görecek ülkelerin başında geliyor. Buna rağmen yatırım ikliminin dünya çapında gerçekleşen kriz geciktirici çabalarla halen tam olarak bozulmamış olması Türkiye'ye fon akışının sürmesini sağlıyor.
Bu ortama rağmen Türk bankaları son aylarda özellikle mortgage kredileri faiz oranlarını arttırdılar. Bu beklenen bir global dalgalanmanın yıkıcı etkilerini bir ölçüde de olsa azaltmaya yönelik bir önlem olarak düşünülüyor. Ancak zaten 2006 mayıs dalgalanmasından sonra duraklamaya giren konut sektörü faizlerin daha da artmasıyla daha da zor günler geçirmeye başlıyor.
Açık pozisyonu olan özel sektör de kendi borçlarını bir an önce ödemek için tedbirler almaya başladı. Migros'un satışından elde edilecek gelirin açık pozisyonların kapatılmasında kullanılacığının açıklanması bunun önemli örneklerinden biri. Döviz borcuyla büyük bir dalgalanmaya yakalanması muhtemel Türk girişimcilerinin bu dalgadan zarar görmeden çıkabilmesi ancak daha öncesinde bu tür önlemlerin alınmasına bağlı.
Bankaların Kredi Kartı Faiz Oranları
Bankaların Kredi Kartı Faiz Oranları 01.01.2008 Tarihi İtibarıyla
EN YÜKSEK AYLIK AKDİ FAİZ ORANI (NAKİT ÇEKİLİŞİ DAHİL, GECİKME FAİZLERİ DIŞINDA)
AKBANK 4,93
ANADOLUBANK 4,93
DENİZBANK 4,93
FİNANSBANK 4,93
HSBC BANK 4,93
OYAK BANK 4,93
ŞEKERBANK 4,93
T.GARANTİ BANKASI 4,93
TEKSTİL BANKASI 4,93
YAPI VE KREDİ BANKASI 4,93
T.İŞ BANKASI 4,93
EUROBANK TEKFEN 4,93
FORTIS BANK 4,92
TÜRK EKONOMİ BANKASI 4,92
CITIBANK 4,90
T.C.ZİRAAT BANKASI 4,80
MILLENNIUM BANK 4,75
T.HALK BANKASI 4,75
T.VAKIFLAR BANKASI 4,75
TURKISH BANK 3,75
TURKLAND BANK 2,75
Kaynak: Merkez Bankası Web Sitesi
EN YÜKSEK AYLIK AKDİ FAİZ ORANI (NAKİT ÇEKİLİŞİ DAHİL, GECİKME FAİZLERİ DIŞINDA)
AKBANK 4,93
ANADOLUBANK 4,93
DENİZBANK 4,93
FİNANSBANK 4,93
HSBC BANK 4,93
OYAK BANK 4,93
ŞEKERBANK 4,93
T.GARANTİ BANKASI 4,93
TEKSTİL BANKASI 4,93
YAPI VE KREDİ BANKASI 4,93
T.İŞ BANKASI 4,93
EUROBANK TEKFEN 4,93
FORTIS BANK 4,92
TÜRK EKONOMİ BANKASI 4,92
CITIBANK 4,90
T.C.ZİRAAT BANKASI 4,80
MILLENNIUM BANK 4,75
T.HALK BANKASI 4,75
T.VAKIFLAR BANKASI 4,75
TURKISH BANK 3,75
TURKLAND BANK 2,75
Kaynak: Merkez Bankası Web Sitesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)